11 Ocak 2013 Cuma

Şehrin azgın ortamından bunalmış bir genç,temiz bir kızla evlenip hayatını bir düzene koymak ister.


Fakat çevresinde kendisine eş olabilecek bir kız göremez....Bulursam eğer şehirden uzak bir köyde temiz bir kız bulurum yoksa evlenmek bana hayal der.....Eş-dost yardımıyla gider bir köye. Aradığını bulur sonunda.Saf,temiz bir hanım kızdır bulduğu....Aradan haftalar geçer bizim delikanlı köye her geldiğinde pahalı pahalı hediyeler getiriyor ama kız bir türlü memnun olupta yüzü gülmüyormuş...

Bakmış delikanlı işler istediği gibi gitmiyor,almış nişanlısını karşısına veda konuşmasıyla yüzüğü atmak ister....
Bak canım, 2 aydır nişanlıyız. Şu ana kadar defalarca seni ziyarete geldim ve her geldiğimde de bir başka kızın gördüğünde havalara uçacağı kıymetli hediyelerden getirdim ama seni bir türlü memnun edemedim.Bu böyle gitmeyecek anlaşılan. Şu ana kadar senin için aldıklarım senin olsun ben bu iş bitsin istiyorum der.....
Kız;
-Ne aldın benim için mesela?
-Milyarlar değerinde bilezik,küpe yüzük...
-Başka?
-Çiçekler,güller pastalar...
-Başka?
-Elbiseler,ayakkabılar,çantalar...
-Başka?
-Eeeee daha ne olsun canım bu kadarı az mı yani ?
-Sen kalbin ne olduğunu biliyormusun yiğidim ?
-Evet tabikii,nasıl bilmem?
-Tarif et o zaman....
-İşte seninde bildiğin kalp canım,nasıl tarif ediyim şimdi..Yani kan pompası işte....
-Bu kadar mı ?
-Ne yani...Başka ne diyebilirim kii.?

-Bak Yiğidim iyi dinle beni...Kalp; Nazargah-i İlahi dir ve ancak ALLAH ı zikirle mutmain olur...Senin tarif ettiğin kalp,bedendeki kan pompasıdır dediğin gibi..Yediklerinden içtiklerinden kan olanlar oradan dağılırlar vücuda...Bir de ruhun kalbi vardır ve onun gıdası da zikrullahtır,muhabbetullahtır...
Getirdiğin yiyecekler bedende eridi gitti,altınlar sandığımda saklı,elbiseler askımda asılı...Yani bunlar gönül alıcı dünya metaıdır sadece.
Ben o kadar basit bir insanmıyım ki, midemi ve gözümü doyuracak dünyalığa aldanıpta seni seviyim? Senin bütün hediyelerin benim yanımda Ka'be deki putlardan bir farkı yok..Kalbimi puthaneye çevirmekten ALLAH'a sığınırım...
Bana yaranmak için döktüğün dili,yaptığın masrafları,katettiğin yolu ALLAH için yapsaydın hem benim sevgimi hem de ALLAH 'ın rızasını kazanmış olurdun...Senden ne bir altın ne de bir eşya istedim şu ana kadar...Yuvanın huzuru gönül huzurundan geçer...Eşyaya kul olan ALLAH'a kul olamaz...İnsan; eşyaya hizmet etmek için değil,eşya inasana hizmet için yaratılmıştır...Beni hiç bir zaman bir tutam ot için uçuruma yuvarlanan deve gibi göremeyeceksin...Bir demet çiçeğe,bir kaç bilezik ya da yüzüğe aldanıpta gerçek sevgiyi bu yalan kılıflarla gizlediğime de şahit olamayacaksın...
Beni sevmenin yolu,samimi kul olmaktan geçer...Kalbinde ALLAH 'tan gayrısı olduğu müddetçe benden sana muhabbet ışığı ulaşmaz...

Benim ahdim var Yiğidim;çeyizim Fatıma'nınkinden fazla olmayacak. El görsün eşyalarıyla evimi donatmayacağım.
Her kuşun konduğu bir dal olmadım hiç bir zaman...Dalıma konan benimdir...
Evlilik düşüncem yoktu aslında ama terkettiğim hiç bir sünnet kalmasın diye sen gelince bozdum kararımı...Neden eğitimli,dinini diyanetini bilen bir insanla değilde ben le evliliğe karar verdin dersen; Asr-ı Saadet Müslümanı göremediğimden derim...
İlim sahipleri geldi Bel'am gibiler,sevet sahipleri geldi Karun gibiler,makam sahipleri geldi Firavn gibiler...Oysa ben hep bir Muhammed bekledim, Haticesi oluyum. Ali bekledim, Fatıması oluyum diye...
Sende ruh güzelliği gördüm.Altınsın amma çamura bulanmışsın...Bu güzellik sende olmasaydı şehirde onlarca kızı bırakıp köylere gelmezdin....Şimdi bu çamuru temizleme günü...Taktığın yüzüğün benim haysiyet ve onurum yiğidim.Şimdiye dek oynatmadım haysiyetimle.Yüzüğüne dokunma...Altınları tekrar sana iade ediyorum...Beytullah'ı ziyaret etmeden,Efendim'in makamına selam vermeden düğünümüz olmasın...Nasuh tevbe ile dünyalıktan temizlende gel. Çamurunu kirini dökte gel...

Beni yanında bir eş,dost,arkadaş,sırdaş bulacaksın...Yetki kavgası olmayacak yuvamızda,sen benim efendim ben senin yarin olacağım...
Gözüme baktığında yorgunluğun,yüzüme baktığında mutsuzluğun gidecek ALLAH'ın izniyle...Haydi kaybedecek zaman yok,tevbenin az sonrası olmaz.Şimdi güzelce abdest al 2 rekat namaz kıl ve derinden bir tevbe ile ALLAH'a aç, ellerini ve gönlünü...Kuraklaşmış yüreğin göz yaşlarınla rahmete kansın....
Bu gönül ırmağından çağlayan ses yıldırım gibi çarpar genci;
-Beni taaa ciğerimden vurdun yaaar....Kimsin sen,insanmısın melek mi ?
Nasıl bir sevdadır sendeki erittin kül ettin beni yaaar ?
İnsanlığımdan,Müslümanlığımdan utandırdın...
Sen kiiiim ben kiiiim?
Sana layık değilim ben, olamamda.....
Bu günahkar halimle yüzüne bakamam...
Senin yüzüne bakamayan bir günahkar kul, yarın ALLAH ın huzurunda hangi yüzle hesap verecek. Cevabını ver yaaaar?
Kalbim sıkışıyor,nefesim tekliyor,vücudum titriyor...Aman ALLAH'ım bana neler oluyor?.........................
.......................................................................................................................................................

Bu konuşmaların ardından titreyen,yanan bedenini abdest suyuyla serinletir genç....Serilen seccade üzerinde gözlerini ufuklara diker ve dağları inletircesine iftitah tekbiri getirir; ALLAHU EKBERRR! ( ALLAH EN BÜYÜKTÜR ) .............Kıyamda,mahşer günü hesap veriyormuş gibi olur,ruku da acziyetini,basitliğini anlar ve secdeye varır..........ALLAH a o kadar yakınlaşır ki secdede.....Ayrılmak istemez.....Yapışır alnı adeta yere.....Gözlerinden boşalan yaşlar seccadeyi ıslatır,toprağı çamurlaştırır..........Kaybetmek istemez bu tadı, bu güzelliği bu ilahi lezzeti...... ve dakikalar sonraaa Yaratanına en yakın olduğu halde SEVGİLİ ye kavuşmanın hazzıyla son nefesini verir.......
....................................................................................................................................................
Hanım kız, yüzünde acı bir tebessümle;'' İnnaaa Lillaaahi ve innaaa ileyhi raciuuun'' diyerek hurilere teslim eder yiğidini........
Abdullah Asilsoy