18 Ağustos 2012 Cumartesi

Aşk Aşk Aşk


Aşk nedir, neye aşk denir?


Aşk bir sarmaşıktır ve en iyi bir tanımı da budur. Aşk kelimesinin kökeni de oradan gelir. Sarmaşık bir ağacı dıştan sarar, yemyeşil gösterir ama içten içe kurutur. Nice çınarlar, nice selvi boylular aşkın sarmasıyla içten sararmış kurumuştur, dışı yeşil görünür hâlâ.



Maşuk uğruna ölmek, aşkı ispatlar mı?

Aşkın ispatı için can vermek en kolay yoldur. Dirilip tekrar can verebilecek, yani aşkı için hergün ölmeyi göze alabilecek olan ise gerçek âşıktır.



Aşk nasıl bulunur?

Birdenbire bulunur. Galip Dede, "Birdenbire bul aşkı, bu tufte (armağan) bulanındır" der. Aşk, bir bakıştan ibarettir ve anında bulunur. Çünkü, o kalbin görüşüdür.



Bir de büyü var. Aşk'ın büyüsü nasıl görünür?

Aşktaki büyü, kendiniz olamamaktadır. Kendiniz gibi davranmadığınız zaman aşk sizi büyülemiş demektir. Sevgi büyü değildir. Sevgi, duygularımıza hakim olabildiğimiz noktaya kadar, olan şeydir. Büyüleyen kısım aşka varınca geliyor. Mecnunluktur, çılgınlıktır o nokta. Sen sen olmaktan çıkarsan, aşk başladı demektir.



Aşk bedeni nasıl kuşatır?

Bu, kalp ile zihnin örtüşmesidir. Kalbin, akla hakim olup oradan gözünüzü, kulağınızı, ihtiyatınızı kapladığı an aşk bütün genleri ve hücreleri kuşatmış demektir.



Bu noktada mı aşk'ın gözü körleşir?

Kördür evet. Siz bakarsınız ama gördüğünüz görmek istediğinizdir. Kalbin görmek istediğini görmeye başlarsınız. Çünkü aşk bir bakıştır ve güzelliği sadece siz görürsünüz. Leyla kara kuru bir kızdı ama Mecnun'un gözüyle bambaşkaydı.



Aşk bir hastalık mıdır ve birgün geçer mi?

Evet, bir hastalıktır ama bu reddedilecek bir hastalık değildir. Bu hastalığı ömründe bir kez geçirmeli insan... Gerçek aşk ise yarası kapanmıyor. Bugünkü ucuz ilişkiler değil tabiî. Aşkın yarası yanık yarası, kılıç yarası gibidir. Mutlaka kalpte izi kalır.



Peki, aşk bir teslimiyet midir?

Evet, teslimiyettir ve hiçbir şekilde soru sormamaktır.



Aşkı hayatın bir yerinde bulmak insanın kaderi midir?

Biz aşkı arayan gözle bakarsak aşkı buluruz. Aşk bizi bulmuşa işte o kaderdir.



İskender Pala

12 Ağustos 2012 Pazar

1970-1975 Opel Ascona 12

Adını İsviçre Ticino’daki bir tatil kasabasından alan Ascona, Opel tarafından 1970’den 1988’e kadar 3 farklı seride Ford Taunus’a rakip niyetine üretilmiş. 1988’den sonra ise Ascona’nın üretim bandındaki yerini Opel Vectra almış.



Ben bu güzel mavi Ascona’yı herkesin transit geçtiği, belediyenin zamanında elini bile sürmediği alternatif güzergah Küçük Armutlu’da gecekonduların arasında buldum. Normalde bu kadar güzel mi yoksa mahallenin içinde parlamış diye mi öyle geldi bilemiyorum ama deri kaplamaları ve topuzlu direksiyonu kendisine ayrı bir hava katmış. Çevresi gecekonduyla dolu olmasına rağmen mekanın verdiği ıssızlık, yerdeki ölü fareler ve başındaki sinekler hafif bir tırsma moduna sokmuyor değil. Neticede neden çekiyorsun sorusuna yakalanmadan kaçtım mı kaçtım.



Bu da 70’lerin Ascona 12 reklamı. Motorun resmini koydukları iyi olmuş, içimiz rahatladı. Genç, kompakt, göz alıcı ve temiz bir araba. Bugün temiz diye satmaya çalışsan baya komik.